İşlerimi toparlamış eve gitmek üzere şirketten henüz çıkmıştım. Kanyon'un yan kapısına 30 metre kala telefonum çaldı. Annemdi; okuyunca kalbimin eridiğini hissettim: "Özümcüm, Su melek oldu yavrum..."
Hisli biriyimdir ve çok önceden bazı şeyleri çok net hissederim. O gün de inanılmaz bir sıkıntı vardı içimde; içim içime sığmıyordu. Bir küçük ayrıntı daha var ki, iyileştiğini sanıyordum ben. Bu haber beni çok sarsmıştı...
Lisenin ilk yılında ailelerimizin 40'a yakın yıllık ahbaplığı sayesinde tanıştık biz. Farklı okullarda okuyorduk ama Bostanlı çocuğuyduk ikimizde. Çok sevdiği, 2 numara terrier bir köpeği vardı; adı Milka'ydı. Sütlü kahve rengi olduğu için bu adı takmıştı ona. Milka çikolatanın, Joop ve Fahrenheit parfümlerinin, Aerosmith'in Cryin' parçasının piyasadaki ilk zamanlarıydı aynı zamanda o yıllar... 1993...
Haftanın 1-2 günü aile ziyaretlerinde görüşüyorduk; kaynaşmıştık hemen. Milka'yı dışarı çıkarıyor, bir yandan da keyifli sohbetler ediyorduk.
Yıllar geçti... Hasta olduğunu öğrendik... Çok fazla görüşemiyorduk artık... Güzel Sanatlar okuduğunu ve sonra bir dönem Kanada'ya teyzesinin yanına gittiğini öğrendim annemden. Ne zaman olduğunu hatırlamıyorum ama göğsünün biri alındı. Çok duygusal, tatlı, neşeli ve hayat dolu biriydi. Gamzeleri vardı yanaklarında; kısa küt saçları ve kulağında halka gümüş küpeleri... Hafif balık etli, inanılmaz güleç ve şefkatli biriydi...
Uzun yıllar uzak kaldık. Birçok kez taşındılar daha iyi olabilmesi için...
Annemin yazdığı tümce içime döküldü o an. Yerimde kalakaldığımı sonra iş yerime geri döndüğümde kapıda Yavuz'un bana tuhaf tuhaf baktığını hatırlıyorum "N'oldu?" derken... "Bir dakika, çok kötü, kötü oldu çok. Dur bir dakika..." dedim sesim titrerken merdivenleri çıkmaya çalışarak. Masanın birine oturup ağladığımı hatırlıyorum hıçkıra hıçkıra...
Nedense o günlerde hep bu parçayı dinlemek istedim metroda, iş yerinde, evde, yürürken... Ama aklıma geldin her seferinde ve ağlamaktan bir türlü dinleyemedim... Sanki bu parçayı
http://www.youtube.com/watch?v=UgAFcvIw8J4 çok seviyormuşsun da seni uğurlarken çalınsın istiyormuşsun gibi garip bir his kapladı içimi...
Şimdi, doyamadığım, tadı damağımda kalan tatlı arkadaşlığımızı öyle özlüyorum ki... Saçları, gülüşü, gamzeleri, kahkahaları gözümün önünden gitmiyor...
Rahat uyu canımın içi, güzel gülüşlü tatlı arkadaşım... Seni çok özlüyorum...
Su Okumuş'un hatırasına derin özlemimle...