28 Aralık 2014 Pazar

Duayı Yaşamak, Yalnız Kaldıkça Örtüşüyor...

Tanrı'yla aram iyidir; oldukça iyidir hem de... Ben isterim o verir. Eğer vermiyorsa mutlaka daha güzel planları vardır benim için; bunu bilir ve ona gözü kapalı şekilde güvenirim.

Dualarım, beni utandırmaması, iyilerle karşılaştırması ve kötüleri benden uzaklaştırması yönündedir hep. Tüm saf duygularımla gülümserim onu düşlerken ve gözlerim dolar ürperen bedenimin ruhumdaki saflığın karşısındaki değersizliğiyle...

Hayatım boyunca ne 51'de taş çaldım ne de King'te kağıt... Hak etmediğim hiçbir şeyi elde etmek istemedim. Hakkaniyetli olmak için çabaladım ve müşterilerimden hak etmediğim bahşişleri bile almadım. Birçok insan bunu aptallık olarak nitelendirir çünkü "Türk Zihniyeti" olarak utanarak nitelendirdiğim kabuğa bürünmüş bir fikir dünyasının mahkumu zavallılardır.

Bir gün, siparişinde yanlışlık olan müşterim hesabı öderken kredi kartından bahşiş çektirmek istedi. Böyle bir şey yapamadığımı ve zaten de bunu hiç hak etmediğimi söyledim üzgün ve utanmış bir ifadeyle; kusursuz servisimi, siparişte yaptığım yanlışlıkla lekelemiştim...Üzülmüştü bir parça çünkü müşteri olarak tek beklentisi kusursuz servisti. Bahşiş bırakmadan gitti. Gerçekten istemeden bırakacağı bir bahşişi almak istemedim çünkü sadece nezaketen ve benim insani olarak bir hata yaptığımı düşünerek bahşiş bırakmak istedi. Bunu onuruma yediremem.

Benim dünyamda bunun adı "erdemli ve prensipli olmak" tır. Kendimi çiğnediğim anda hayatla bağım kopar; kendimi çiğnediğim bir yaşam, bana onursuzluk getirir ve bu ağır yükle yaşayamam. 

Neden iş değişikliği yaptığımı soran, girdiğim işlerde sürekli sorun yaşadığım için koyun sürüsüne uyup bana kabahat bulanlara:

TR'de "güzel iş" anlayışı:
Az çalışarak
Dedikodu yaparak
Yapılması gereken işleri yapmadan
Bencilce ve sadece kendi işi yürüyecek şekilde
Günü kurtararak
Bireysel çıkarlarını gözeterek
Olabilecek en pasif şekilde
Çalışma arkadaşına zarar verip ceza alınmadan ve bazen ödüllendirilerek
İyi niyetleri suistimal ederek
Psikolojik taciz uygulayarak
Tehditle ve hak yiyerek
Kurumsal kimlik değil, bireysellik önemsenerek çalışılan iş.

Normalde "güzel iş" anlayışı:
Yapılması gerekenleri yapıp
Profesyonel şekilde
Sadece işini iyi şekilde yaparak
Yaptığı işi ve şirketini geliştirmeye çalışarak
Proaktif
Çalışma arkadaşlarının açıklarını kapatmaya çalışıp onları tamamlayarak
Hakkaniyeti gözeterek
Kurumsal kimliği özümseyerek çalışılan iş.
Çalışkan, pratik, zeki, tedbirli, aklı başında, saygılı, dürüst, güler yüzlü, hakkaniyetli, iyi aile terbiyesi almış ve öğrenmeye meraklı insanlar, Türkiye'nin iş hayatındaki her sektörde, görmezden gelinirler, aşağılanırlar, yalnızlaştırılırlar, tehdit edilirler ve dışlanırlar. Yalnız, eninde sonunda erdemli ve prensipli davranışları ödüllendirilir. Tek yapmaları gereken, yılmadan ve tüm zorluklara göğüs gererek çabalamak ve savaşmaktır zor koşulların her biriyle... Nefesleri kesildikçe bunun nedeninin Tanrı'nın onları güçlendirmek için tasarladığı bir eğitim olduğunu adlarından daha iyi bilirler...

Tanrı onları sever, kollar, korur, izler, görür, duyar ve onlara dokunur.

Şükürler olsun...

Amin.

2 Aralık 2014 Salı

Görebilmek; Karanlıkta Bile...

İki gün önce, sonunda zamanımı ayarlayıp hiç gecikmeden işte olabilecek şekilde evden çıkmıştım. Metrodan inip her zaman olduğu gibi işe yürürken asansöre bir görme engelli bey yöneldi. Yardımcı olduk ve bindi bizimle beraber asansöre. İnince yardım ister mi diye sordum ve koluna girip yolda ilerlemeye onunla beraber hoş sohbeti eşliğinde devam ettim.

Bana Karanlıkta Diyalogtan söz etti. İlk başından beri gitmeyi çok istediğimi ama bir türlü bütçemi denkleştiremediğim için gidemediğimi söyledim. Meğer orada rehbermiş ve beni davet etti Sevgili Harun Sarıkaya... Pırıl pırıl bir sesi ve harika bir aurası var. Netliği karşısında kendinizi buğulanmış camlar gibi hissediyorsunuz...

Bugün http://www.biletix.com/etkinlik-grup/66384260/ISTANBUL/tr buradan bilet alıp sizin de deneyimleyebileceğiniz muhteşem bir deneyim yaşattı bana Sevgili Harun. İlk 5 dakika gözyaşlarımı tutamadım, bu özel grubun gördüğü çirkin ve anlayışsızca bencillikler aklıma geldikçe... Ses çıkarmadığım halde, gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken "Lütfen üzülmeyin!" dedi Harun sanki beni görmüşcesine; benimki hissettiğim empatinin ağırlığındandı. "Sadece çok duygulandım; ben biraz hassas biriyim. Farkındalığım yüksek olduğu için etkilenme şeklim daha farklı ve ağır olabiliyor..." dedim.

Üç ay koltuk değneği kullandığım süre içinde aynı duyguları yaşamıştım: Gaza ve frene aynı anda basmak ve hiçbirini tam olarak çalıştıramamak... Bu korkunç bir his; içinde olanı dışarı çıkaramamak ve bu çaresizlik hissine çare bulamamak... İşte bu durumun içindeyken öyle çareler üretiyorsunuz ki, diğer çoğunluktan çok daha tatlı yaşıyorsunuz hayatı aslında; çünkü çok daha fazla farkında oluyorsunuz birçok şeyin.

Dünyanın sizin algıladığınızdan farklı bir yer olduğunu o kafalarınıza sokup ona göre yaşamanız, bu dünyayı daha yaşanabilir kılacak tüm canlılar için! Birçok zaman anlaşılmamaktan dolayı çok mutlu oluyorum. Çok şükür...

3 Aralık 2014 Dünya Engelliler Günü'nden itibaren herkesin biraz daha "insan" olması dileklerimle...