Tam her tas yerinde sanarken tum taslarin yerle yeksan olmasina alistim gibi... Kabullenisin otesinde, daha derinlerde baska bir betimleme olmali bu durum icin... Kucuk dunyamizda oynadigimiz tanricilik oyunu surekli olarak afallatiliyor bir guc tarafindan; bu noktada, dersimizi alip dogru soruyla ilerlemek tek gercek sonuc doguracak sanci surecidir: "cozum icin hangi yone ilerlemeliyim?" Burada "bunu neden yaptim/yasadim?" sarmali, bir anafor gibi bizi yutacagi icin, tipki mitolojik hikayelerde 'gozlerine bakarsan tas olursun' ya da 'seslerini duymamak icin kulaklarini kapatmazsan cildirirsin' gibi soylemlere benzer sekildeki o sihirli hipnotik cekimden uzaklasmak ve iradeli olmak zorundayiz...
Her insanin bir kriz yoneticisi olmakla birincil goreve atandigini dusunmusumdur. Ulkemizdeki durum daha yogun ve sancili asamalar icerse de tum insanlar hatta tum canlilar icin durum ayni. Terazi dengeyi isaret etse de, mutlak bir gorevi olsa hareketsiz olurdu; dolayisiyla elde dogru semsiyeyi tutmak lazim ipte yururken...
Dogum ilk krizdir. Kendini bilmeye ana rahminde baslayan insan yavrusu, alistigi ve rahatligindan memnun oldugu plasentasindan koparilir, hem de doga tarafindan! Dersler burada basliyor aslinda. Rahme dusen insan bilince ve hatta yuksek bilince sahiptir. her sey kayitlara gecmeye baslar o andan itibaren. Bu noktada dogru bir ebeveyn modeli cizmek gerek. Bununla ilgili bir on egitim sureci olmadigi icin yaz boz tahtasi gibi duse kalka, cocukla beraber deneyimlenip ogreniliyor sanirim... Onemli olan travmalari sadelestirmek; cunku travma yasanmayan bir hayat olduguna inanmiyorum. Bu noktada da kriz yonetimi devreye giriyor.
Elinde cam bir bardak var diyelim; yere dusurdun ve kirildi. O anda ne olur ilk olarak? Elbette, cenazeyi kaldiririz; cunku bu dis hasar icsellesmis bambask ahasarlara yol acabilir. Dogrudan cozume yururuz hem de tedbir alarak! ('dur, gelme, ayagina batar!)
Hep monotonluktan sikayet ederler (ben hic etmedigim icin kendimi katmam buraya); bu durum hayat genelinde ne kadar gecerli? Yani hayat beden sistemlerinin surekliligi ve "rutini" uzerine kurulu arkadasim, sen neden bahsediyorsun?? :)))) Ben monotonluktan sikayet edilmesini, pekistirilmis ogrenilmis caresizlige bagliyorum. Yani sira, onune hazir care konan kisi de genel anlamda mutlak olarak mutsuzdur; caba sarf etmedigin hicbir sey seni mutlu kilmiyor, iluzyonlar disinda hissedemezsin yani.
Biriyle gergin bir tartisma esnasinda ne olur? Dogru olan, o anda sessiz ve sakin kalmak. Bu da farkli yonde, hareketin ters yonunde bir kriz yonetim sekli. Hayat o kadar cesitli ki, ilginc yontemler kesfedebiliyor insan, cozume ulasmak icin.
Ornekler cok fazla aslinda. Biraz uzerinde dusunulmesini istiyorum; her seyi tepsiyle buraya hazir birakmak istemedigim icin buraya bir nokta koyup etrafta ucusan muhakemelerle sizi orada birakmak isterim.
Bostanli, 5 Eylul 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder