28 Nisan 2013 Pazar

Beyaz çiçekler, özümdür. :)






Evim mis gibi beyaz çiçekler kokuyor; yasemin, portakal çiçeği, casablanca, manolya, orkide, hanımeli, melisa…












Baygınlıklarındaki karakterlerine hayranım; güçlü, cesur, ne istediğini bilen, kararlı insanlar gibiler.











Çamaşır yıkadığım zaman tüm bina, istilacı asil beyaz çiçeklerim kokar; daha evimin katına çıkarken beni sarmalar. Çamaşır deterjanım, yumuşatıcım, ev kokum, parfümüm hep beyaz çiçekler. Ne zaman kokulu bir şey alacak olsam bu kokulara yöneliyorum. Beyaz çiçeklerin kokusu, içimi ısıtır, bana evimdeymişim gibi hissettirir, beni alıp götürür. Mutsuzken, kaygılıyken ve ağlamaklıyken bu kokuları duyumsayarak rahatlamaya çalışırım.








Annemlerin evine giden yol boyunca hanımeli, melisa ve yasemin ağaçlarının arasından yürüyorsunuz ve başınız dönüyor. Yer yer yoğunlaşan kokular, sizi kendinizden geçiriyor…





Koku, benim için çok önemli. Örneğin; yemek yaptığımda evimin her köşesine dağılan yemek kokusu, bana huzur verir.






Bana göre bir eve yakışan üç koku vardır; yemek kokusu, temiz çamaşır kokusu ve kadın kokusu… Bebekler, kadınların parçalarıdır; anne, bebeği gibi kokar, bebeği annesi gibi… İşte bu yüzden sadece üç koku yaraşır bir eve…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder