Sırtımın tam ortasında, sanki bıçak saplanmış gibi bir his... Orada öylece durup yutkunmamı engeller gibi... Bütün sıkıntım, orada durmuş hareketsiz, çakılı kalmış sanki...
Tinkerbell'inkiler gibi kanatlarım olduğunu hayal ederim bazen; uçuş uçuş, incecik, tıpkı bir gelinciğin yaprakları gibi… Sevindiğim zaman omuzlarımı oynatırım ve onları çırptığımı düşünürüm. Şu anda bile gülümsetti... Üzülünce de, ıslanmış yufka gibi, sanki her an yırtılacaklar hissi; bir de kürek kemiklerimin üstünde sanki gerçekten kanatlarım varmış da acıyorlarmış gibi bir his oluyor... Hissediyorum cidden!
Bazen diyorum ki, böyle düşüne düşüne kanat çıkaracağım bir gün gerçekten!

Çok isterdim, yüksek bir ağaca konup oradan aşağı bakmayı şimdi... Dalları, bulutların arasında kaybolan bana huzur verecek bir ağaçta... Yeşil yaprakları ve inceli kalınlı dallarıyla beni içinde saklayacak bir ağaç...
En sevdiğim oyundu saklambaç... Kendimi güvende hissederdim. Saklandığım yer, sıcak gelirdi. Sanki üşümüş de yorganımın altına girmişim gibi hissederdim... Bana hiçbir şeyin, hiç kimsenin zarar veremeyeceğini düşünüp huzur dolardım... Keşke gerçekte de öyle bir şey yapabilsem... Pek ebelenmezdim; o kadar iyi saklanır ve o kadar hızlı koşardım ki, ebelendiğim çok azdır... Büyüyünceyse hayat beni hep ebelemeye başladı; bu oyun benim bildiklerimden çok farklı...
Hoş olmuş da Tinkerbell'in olduğu yerde Peter Pan olmazsa sanki bir şeyler eksik kalır.
YanıtlaSilEvet; çok haklısın... Tanrı bilir...
YanıtlaSilBelki de Tinkerbell, hep yalnız olmalıdır... Belki de onu güçlü kılan tek başınalığıdır...
YanıtlaSil